MÜSNED-İ HANBEL

BABLAR    KONULAR    NUMARALAR

AYET VE SURE TEFSİRİ

<< 2868 >>

132- "Hani Rabbinizden Yardım istiyor, Yalvarıyordunuz. O da, ''Ben Size Ard Arda Bin Melekle Yardım Ediyorum'' Diye Cevap Vermişti"[Enfal 9] Ayeti

 

1. Ömer b. el-Hattab

 

- - (-)

21524 (1)  Ömer b. el-Hattab der ki: ''Bedir günü olunca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabına baktı. Onlar üçyüz küsur kişiydiler. Müşrikler'e baktı. Onlar bin ve daha fazla idiler. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kıbleye yöneldi, sonra kollarını uzattı üzerinde ridası ve izarı vardı. Sonra şöyle dua etti: ''Allahın! Eğer İslam ahalisinden şu topluluğu helak edecek olursan, yeryüzünde bir daha sana asla ibadet edilmez," Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Rabbinden o kadar imdat isteyip dua etti ki sırtından abası düştü. Ebu Bekr yanına gidip abasını alıp giydirdi. Sonra arkasından ona yapışıp: "Ey Allah'ın Nebii! Rabbine olan yalvarman sana yeter. Muhakkak ki O vaadini yerine getirecektir" dedi. Bunun üzerine: "Hani Rabbinizden yardım istiyor, yalvarıyordunuz. O da, ''Ben size ard arda bin melekle yardım ediyorum" diye cevap vermişti" ayeti nazil oldu. O gün olup ta karşılaştıklarında Allah müşrikleri hezimete uğrattı. Onlardan yetmiş kişi öldürüldü, yetmiş kişi de esir edildi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ebu Bekr, Ali ve Ömer ile istişare etti. Ebu Bekr: "Ey Allah'ın Resulü! Bunlar amca, aşiret ve kardeş oğullarıdır. Onlardan fidye alman görüşündeyim. Onlardan aldıklarımız, kafirlere karşı bizim için bir güç olur. Belki de Allah onlara hidayet bahşeder de bizim için destek olurlar" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sen ne dersin ey Hattab'ın oğlu?'' diye sorunca, Hz. Ömer şöyle cevap verdi: "Allah'a yemin olsun ki ben, Ebu Bekr'in görüşünde değilim. Fakat ben, öyle düşünüyorum ki falancayı Ömer'in bir yakını idi- bana ver de boynunu vurayım. Ali'ye Akil'i ver boynunu vursun. Hamza'ya falanı -kardeşini- ver boynunu vursun. Ta ki Allah, müşrikler için kalblerimizde bir yumuşaklık olmadığını bilsin. Bunlar; onların ileri gelenleri, liderleri ve kumandanlarıdır." Hz. Ömer der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) benim değil, Ebu Bekr'in söylediğine kulak vererek onlardan fidye aldı. Ertesi gün olduğunda, beraber oturup ağlamakta olan Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve Ebu Bekr'in yanına gittim ve: "Ey Allah'ın Resulü! Neden sen ve arkadaşın ağlıyorsunuz? Şayet içimde ağlama hissi duyarsam ağlarım. Ağlama hissi duymazsam sizin ağlamanız karşısında ağlar görünürüm" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Fidye almaları yüzünden arkadaşlarının başına gelen şey için (ağlıyorum), Sizin azabınız bana şu ağaçtan -yakın bir ağacı kastediyor- daha yakın olarak arzolundu" buyurdu. Bu konuyla ilgili olarak: "Hiç bir Nebie yeryüzünde savaşırken zaferler kazanıncaya kadar esirler alması yaraşmaz. Eğer daha önceden Allah'ın geçmiş bir hükmü olmasaydı, aldıklarınızdan dolayı size büyük bir azab dokunurdu"[Enfal 67-68] ayetleri nazil oldu. Daha sonra ganimet almaları helal oldu. Diğer sene Uhud savaşında, Bedir günü aldıkları ganimet sebebiyle cezalandırıldılar. Müslümanlardan yetmiş kişi öldürüldü, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabı O'nun yanından kaçtılar, Allah'ın Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ön dişleri kırıldı, başındaki miğfer i parçalandı ve kanlar yüzüne aktı. Bu konuda Allah: "Onları iki misline uğrattığınız bir musibete kendiniz uğrayınca: ''Bu nereden?'' dediniz. De ki: O, kendinizdendir. Doğrusu, Allah herşeye Kadir'dir"[Al-i İmran 165] ayetini indirdi. Müslümanların uğradığı musibetin sebebi, (daha önceden) fidye almalarıydı.

 

[Sahih]

 

Diğer tahric: Müslim (4609-10), Ebu Davud (2690) ve Tirmizi (3081) rivayet ettiler.

25216 (2)'de tekrar edecektir.

 

 

 

21525 (2)- Ömer b. el-Hattab anlatıyor: Bedir (savaşı) günü olunca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabına baktı. Onlar üçyüz küsur kişiydiler. Müşriklere baktı. Onlar bin ve daha fazla idiler. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kıbleye yöneldi, sonra kollarını uzattı. üzerinde abası ve izarı vardı. Sonra şöyle dua etti: ''Allahım! Bana vaad ettiğin nerede? Allahım! Bana vaad ettiğini yerine getir. Allahım! Eğer İslam ahalisinden şu topluluğu helak edecek olursan, yeryüzünde bir daha sana asla ibadet edilmez. '' Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Rabbinden o kadar imdat isteyip dua etti ki sırtından abası düştü. Ebu Bekr yanına gidip abasını alıp giydirdi. Sonra arkasından ona sarılıp: "Ey Allah'ın Nebii! Rabbine olan yalvarman sana yeter. Muhakkak ki O, vaadini yerine getirecektir" dedi. Bunun üzerine: "Hani Rabbinizden yardım istiyor, yalvarıyordunuz. O da, ''Ben size ard arda bin melekle yardım ediyorum'' diye cevap vermişti" ayeti nazil oldu. O gün olup ta karşılaştıklarında Allah müşrikleri yenilgiye uğrattı. Onlardan yetmiş kişi öldürüldü, yetmiş kişi de esir edildi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ebu Bekr, Ali ve Ömer ile istişare etti. Ebu Bekr: "Ey Allah'ın Resulü! Bunlar (esirler) amca, aşiret ve kardeş oğullarıdır. Onlardan fidye alman görüşündeyim. Onlardan aldıklarımız, kafirlere karşı bizim için bir güç olur. Belki de Allah onlara hidayet bahşeder de bizim için destek olurlar" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Sen ne dersin ey Hattab'ın oğlu?'' diye sorunca, Hz. Ömer şöyle cevap verdi: "Allah'a yemin olsun ki ben, Ebu Bekr'in görüşünde değilim. Fakat ben, öyle düşünüyorum ki falancayı Ömer'in bir yakını idi- bana ver de boynunu vurayım. Ali'ye Akil'i ver boynunu vursun. Hamza'ya falanı -kardeşini- ver boynunu vursun. Ta ki Allah, müşrikler için kalblerimizde bir yumuşaklık olmadığını bilsin. Bunlar (esirler); onların ileri gelenleri, liderleri ve kumandanlarıdır." Hz. Ömer der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) benim değil, Ebu Bekr'in söylediğine kulak vererek onlardan fidye aldı. Ertesi gün olduğunda, beraber oturup ağlamakta olan ResUlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve Ebu Bekr'in yanına gittim ve: "Ey Allah'ın Resulü! Neden sen ve arkadaşın ağlıyorsunuz? Şayet içimde ağlama hissi duyarsam ağlarım. Ağlama hissi duymazsam sizin ağlamanız karşısında ağlar görünürüm" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Fidye almaları yüzünden arkadaşlarının başına gelen şey için (ağlıyorum). Sizin azabınız bana -oradaki yakın bir ağacı kastederek- şu ağaçtan daha yakın olarak arzolundu'' buyurdu. Bu konuyla ilgili olarak:

"Hiç bir Nebie yeryüzünde savaşırken zaferler kazanıncaya kadar esirler alması yaraşmaz. Eğer daha önceden Allah'ın geçmiş bir hükmü olmasaydı, aldıklarınızdan dolayı size büyük bir azab dokunurdu"[Enfal 67-68] ayetleri nazil oldu. Daha sonra ganimet almaları helal oldu. Diğer sene Uhud savaşında, Bedir günü aldıkları ganimet sebebiyle cezalandırıldılar. Müslümanlardan yetmiş kişi öldürüldü, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabı onun yanından kaçtılar, Allah'ın Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ön dişleri kırıldı başındaki miğferi parçalandı ve kanlar yüzüne aktı. Bu konuda Allah: "Onları iki misline uğrattığınız bir musibete kendiniz uğrayınca: ''Bu nereden?'' dediniz. De ki: O, kendinizdendir. Doğrusu, Allah herşeye Kadir'dir"[AI-i İmran 165] ayetini indirdi. Müslümanların uğradığı musibetin sebebi, fidye almalarıydı.

 

[Sahih]